Login

Lost your password?
Don't have an account? Sign Up

BOR noksanlık belirtileri ve zararları

Bor noksanlığına en duyarlı bitkiler, şeker pancarı, hayvan pancarı, kereviz ve ıspanaktır. Karnıbahar, şalgam, lahana, brüksel lahanası, havuç, pırasa, marul, turp bitkileri de bor noksanlığına duyarlı bitkilerdir. Meyve ağaçlarından elma ve armut bor noksanlığına duyarlı bitkiler olarak bilinirler.

Bor noksanlığı öncelikle bitkilerin büyüme noktalarına zarar verdiği için bitkilerde büyüme çok yavaşlar. Yapraklar ve dallar kolay kırılan, gevrek bir yapı alırlar. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde üyüme noktaları ölür ve büyüme tamamen durur. Çiçek ve meyve oluşumu engellenir, Yapraklar kıvrılır, kalınlaşır ve koyu mavi-yeşil bir renk alır.

Mısırda boğum aralarının kısalması netiçesinde bitkide bodurlaşma, orta yaprakların her iki yüzünde orta damar çevresinde beyaz nekrotik lekeler görülür. En genç yapraklar kuruyup kıvrılır ve ölür. Koçanlar küçük, çarpık şekilli, koçanda tane sayısı olağanüstü az olur.

Çeltik bitkisinde boyuna büyüme geriler ve bu sebeple bitkiler çalımsı bir görünüm alırlar. Renkleri koyu yeşil olur. Genç yapraklarda ve büyüme noktalarında çok sayıda sarımsı beyaz renkli lekeler görülür. Lekeler yaprakların her iki yüzünde, yaprak uçlarında orta damar civarında yoğunlaşırlar. Yeni çıkmakta olan yapraklar tamamen beyaz, kıvrık olup açılınca alt yarıları kahverengileşir ve ölürler. Noksanlığın ileri devrelerinde, küçük beyaz klorotik lekeler tüm yaşlı yapraklara da sıçrar. Bitki yeni yan dallar çıkarır, bu yan dallarda da aynı arazlar görülür. Tohum oluşumu tamamiyle durur.

Bor noksanlığının sebep olduğu hastalıklar içerisinde, pancarlarda görülen öz çürüklüğü en çok bilinenidir. Pancarlardaki bor noksanlığı özellikle kurak yıllarda ve uzun süren kurak peryotlardan sonra görülür. Bu bakımdan bor noksanlığının sorun olduğu yerlerde sulama aralıklarının ayarlanmasına özel dikkat gösterilmelidir. Noksanlık halinde önce büyüme geriler, genç yapraklar birbirine yakın bir şekilde oluşurlar ve alt kısma doğru daralırlar. Damarlar arasında sarımsı yeşil ve sarı renkli lekeler oluşur. Yapraklar kıvrılır. Genç ve orta yaprakların sapları üzerinde yara kabuğuna benzer, gri – koyu kahve kabarcıklar oluşur. Yumru içinde kahverengi halkalar şeklinde başlayan özçürüklüğü, ilerledikçe dokuları tamamen öldürür ve pancarın içinde siyah çürük bir kısım oluşur. Özçürüklüğü depolama sırasında artar. Özçürüklüğü çok ciddi ürün kaybına neden olur.

Patates bitkisinde boy kısalır, yan dallanma artar, bitki çalımsı bir görüntü alır. Yapraklar kalın ve gevrek olur ve bazı durumlarda kenarları içe doğru kıvrıktır. Yaprak sapları düzleşir. Genç yapraklar ve büyüme noktaları başlangıçta koyu yeşil renkli olurlar, sonraları kloroz gelişerek ölürler. Yaprakcıklarrın kenarlarında kahve rengi noktacıklar şeklinde nekrozlar oluşur, daha sonra bunlar birleşerek büyürler. Eğer bor noksanlığı bu aşamada giderilirse, yeni sürgünler çıkar. Noksanlığın sürekli olması halinde yaşlı yapraklar da sararır ve solar. Yumru içindeki yuvarlak halka şeklindeki damarlar kahverengine döner. Kabuk koyu renklidir ve kaba bir yapıya saliptir. Melanin oluşumu nedeniyle, kesilen yüzeyler kısa sürede kırmızımsı koyu kahve renge döner.

Pamukda büyüme gerilemesi, yan sürgünlerde artma, tepe tomurcuklarının ölmesi, kalın ve gevrek yapılı içe kıvrık yaprakların oluşumu bor noksanlığının belirtilerindendir. Tomurcukların çoğu açılamaz. Kapsüller bozuk şekilli olur ve çoğu olgunlaşmadan açılır. Lif kalitesi düşer, ürün azalır ve kapsüller olgunlaşmadan dökülür. Yapraklarda ve bitkinin genel görünümünde açıklanan arazlar olmadan da kapsül dökümü ve lif azalması ve kalite bozulması görülebilmektedir.

Ayçiçeğinde bodurlaşma, yan dallarda artma, genç yapraklarda sararma , küçülme ve şekil bozukluğu, yapraklarda içe doğru kıvrılma, bazan nekroz oluşumu ve ölme bor noksanlığının simptomlarıdır. Çiçekler az ve bozuk şekilli, tohum sayısı az ve içi boş olur. Yapraklarda tarif edilen simptomlar, noksanlığın şiddetli ve devamlı olması durumunda yaşlı yapraklara da sıçrar.

Karnıbahara çekici bir görüntü veren süt beyaz renk bozularak kahverengileşme olur. Doku oldukça gevşek ve sapa doğru iç boşluğu oluşur (içi boş gövde). Yaprak kenarlarında bazan sırımsı kırmızı parlak lekeler oluşabilir.

Brüksel lahanasının açık oluşması, havuçda gövdede geniş ve derin çatlaklar oluşması, kerevizde içte kahverengileşme bor noksanlığının verdiği zararlardandır.

Domatesde küçük genç yapraklar kalınlaşmış ve kırılabilir yapıda oluşurlar, kahverengi nekrotik lekeler vardır. Yaşlı yapraklar sarı renkli olup, kenarlarda renk kahveye dönüktür. Gövde zayıf bir yapıya sahiptir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde büyüme noktaları ölür, gövdede morumsu renk oluşur. Meyve sayısı az ve içlerinde kararma görülür.

Salatalık bitkisinde büyüme noktaları ölür. Genç yapraklar grimsi kahve renkli içe doğru kıvrıktırlar ve çabucak ölürler. Yaşlı yapraklar klorozludur. Boğum araları kısaldığından bitki boyu normalden kısa olur. br>MMarulda dış yapraklar normalden koyu yeşil renkli olur. Genç yapraklar lekeler şeklinde kloroz gösterirler veya tamamen sarı renkli olurlar. Aynı zamanda genç yapraklarda şekil deformasyonu vardır. Kalın dokulu ve kırılgan olurlar. Kenarlarda, kenar yanıklarını andıran kahve renkli lekeler vardır. Bu belirtiler kalsiyum noksanlığının neden olduğu kenar yanıkları ile karıştırılabilir.

Armut ve elma ağaçlarında bor noksanlığı benzer zararlanmalar yaparlar. Çiçekler soğuktan zarar görmüş gibi aniden solar ve siyah kahve renk alırlar. Fakat bu haliyle dökülmeyip bir süre dalda dururlar. Don zararı aynı görüntüyü yaratmakla beraber, dondan etkilenmiş çiçekler hemen dökülürler. Şiddetli noksanlık halinde yaprak çıkışı gecikir. Vegetatif büyüme noktaları ölür, sügünler kısa olur, yapraklar küçük ve bozuk şekilli olurlar. Ancak yapraklarda kloroz görülmez. Elma ve armut meyvelerinde büyük şekil bozuklukları ve iç ve dışta mantarlaşmalar görülür. Meyveler normalden küçüktür ve bazan çatlamalar olur. Bor noksanlığından ileri gelen dış mantarlaşmalar, kalsiyum noksanlığından ileri gelen acı benek hastalığı ile karıştırılmamalıdır. Acı benek dalda ya çok geç dönemde, veya daha çok hasattan sonra, depolama sırasında ortaya çıkar.

Şeftali ve kayısı meyvelerinde kahve renkli lekeler veya mantarımsı doku oluşur. Bazı durumlarda meyvelerde çatlama ve büzülme görülebilir. Olgunlaşma gayri muntazam olur.

Turunçgil türlerinin genç yapraklarında yarı şeffaf görünümlü lekeler oluşur. Damarlar kalın, çatlak ve mantarımsı yapıda olurlar. Genç yapraklarda solma, içe doğru kıvrılma ve uçlardan başlayarak ölüm görülür. Sürgünlerde ve meyve sapında zamk akıtma görülür. Meyveler küçük ve sert olurlar. Meyve içinde kahve rengi lekeler, içde ve dışta zamk damlacıkları görülür. Meyve susuz ve kalın kabukludur. Çiçek dökümü görülür.

Asmada genç yapraklarda damarlar arasında sarı lekeler şeklimde kloroz ortaya çıkar. Kloroz yaprak kenarlarından başlayıp ortaya doğru yayılır. Kloroz çoğu kez şekil bozukluğu ile birliktedir. Sonraları yaprak kenarları kahve rengine döner ve kurur. Yaprak sapları kısa ve kalın olur. Vegetatif gelişme noktaları kalınlaşır ve ölür, buna bağlı olarak da yan sürgünlerin sayısı artar. Ancak bu yan sürgünler de arazlı olurlar. Meyve az olur. Salkımlarda üzüm tanelerinin çoğunluğu buruşuk ve çekirdeksizdir, sadece aralarında bir kaç tanesi normal durumdadır.

Çilek bitkisinde genç yapraklar küçük, uçları ve kenarları kahve renkli ve kurumuş vaziyettedir. Bazan yaprak ayası açık renkli bir kloroz gösterir. Çiçek az ve solgun olur. Meyveler küçük ve deforme olmuş durumdadır.

Tütünde genç yapraklar sarımsı yeşil veya tamamen sarı renkli, küçük, bozuk şekilli ve kıvrık vaziyette olurlar. Gövdede kalınlaşma vardır. Büyüme noktaları ölür, bazı yan sürgünler çıksa da onlar da çabucak aynı şekilde ölürler

MOLİBDEN noksanlık belirtileri ve zararları

Molibden noksanlığı nitrat asimilasyonunu engellediği için molibden noksanlığında ortaya çıkan arazlar azot noksanlığı simptomlarına benzer. Yaşlı yapraklar sararır. Ancak azot noksanlığından farklı olarak, yaprak kenarlarında çabucak nekrozlar oluşur. Bunun nedeni ise nitrat birikmesidir. Yaprak aya genişliği azalır ve değişik şekilli yapraklar oluşur. Örneğin orta damar büyümeye devam etmesine karşın, yaprağın geri kalan kısımlarında büyüme olmaz ve ince uzun kamçı gibi yapraklar oluşur. Karnıbaharda büyüme konisinde nekrozlar oluşur ve bu bölge ölür, dolayısıyla baş oluşmaz. Turunçgil yapraklarında damarlar arasında başlangıçta hafif sarı renkli, sonraları kahverengi nekrozlara dönüşen lekeler oluşur ve buna sarı benek hastalığı denilir.

DEMİR noksanlık belirtileri ve zararları

Demir noksanlığı semptomları bitkilerin genç yapraklarında ve özellikle son çıkan yapraklarda, damarlar arasında sararma şeklinde ortaya çıkar. Demir noksanlığına maruz kalan yaprakların görünümleri oldukça tipiktir. En ince damarlar dahi yeşil kalarak bu damarlar arasındaki kısımlarda renk tamamıyla sarıya döner. Geniş yapraklı bitkilerde yapraklar adeta sarı zemin üzerinde yeşil bir ağ manzarası gösterirler. Noksanlığın çok şiddetli olduğu durumlarda, damarlar da sararır. Bazı bitkilerde yapraklarda kahverengi nekrozlar oluşabilir. Noksanlığın çok şiddetli olması halinde yeni çıkan yapraklarda hiç klorofil bulunmadığı için yaprak beyaz bir renk alır. Kimi zaman demir noksanlığı semptomları magnezyum noksanlığı semptomları ile karıştırılmaktadır. Dikkat edilecek husus magnezyum noksanlığının yaşlı yapraklarda görülmesi, buna karşılık demir noksanlığının ise genç yapraklarda, bitkinin tepe kısımlarında, sürgün uçlarında görülmesidir.

Noksanlığın hafif olması durumunda, en son çıkan genç yapraklar başlangıçta sarımsı yeşil olur. Noksanlık ilerledikçe damarlar arasında renk tamamen sarıya döner. Damarlar ise kesin sınırlarla yeşil kalırlar. Buğday, arpa, yulaf, mısır gibi monokotiledon bitkilerin yapraklarında, paralel yeşil damarlar ve aralarda sarı çizgiler yaprak ucundan başlayarak uzanır. Benzer semptom mangan noksanlığında olmakla beraber, manganda sarı – yeşil paralel çizgiler yaprağın orta kısımlarında görülür, uçlardan başlamaz.

Demir noksanlığının çok tipik bir özelliği, yapraklar ne kadar genç ise semptomların o kadar şiddetli ve belirgin olmasıdır. Diğer besin noksanlıklarından farklı olarak, demir noksanlığının bir tipik özelliği de, klorozlu yaprakların kolay kolay ölmeden canlı kalmalarıdır. Bununla birlikte noksanlık çok çok şiddetli ise yapraklarda ölme de görülebilir.

Meyve ağaçlarında demir noksanlığı semptomlarının bazı dallarda görülüp bazılarında görülmemesi de sık rastlanılan bir durumdur.

ÇİNKO noksanlık belirtileri ve zararları

Çinko noksanlığı simptomları yapraklarda damarlar arasında kloroz şeklinde ortaya çıkar.. Yapraklarda damarlar yeşil kalırken, damarlar arasında renk açık yeşil, sarı ve hatta beyaza döner. Çinkonun bitki bünyesinde hareket kabiliyeti iyi olmadığından, noksanlık halinde yaşlı yapraklardan yeni oluşan yapraklara çinko taşınamaz. Bu nedenle de noksanlık belirtileri genç yapraklarda kendini belli eder Meyve ağaçlarında yaprak oluşumu olumsuz etkilenir. Sürgün uçlarında rozet teşekkülü görülür. Rozet oluşumu normal yapraklara göre 20 – 30 kere daha küçük, çok sayıda yaprağın sık bir şekilde bir arada toplanarak meydana getirdiği rozete benzer bir oluşumdur. Ağacın yaprak sistemi seyrekleşir. Tomurcuk sayısı azalır ve bazı tomurcuklar açılmadan kalır. Sürgünler ölür ve yapraklar erken dökülür. Genellikle yapraklarda 20 ppm düzeyinde çinko noksanlık sınırıdır.

Çinko noksanlığına özellikle meyve ağaçlarında sık rastlanır. En duyarlı meyveler turunçgiller ve şeftalidir. Tarla bitkileri ve sebzelerden mısır, soya, pamuk, patates, fasjlye, soğan çinko noksanlığına duyarlı türlerdir. Lahana, havuç, marul, kereviz, bezelye ve ıspanak orta derecede duyarlı sebzelerdir. Buğdaygiller çinko noksanlığına duyarlı olmamakla birlikte, çinko miktarı aşırı derecede düşük olan topraklarda yetişen buğdaygil bitkilerinde yapılan çinko gübrelemesinden çok olumlu sonuçlar alınabilmektedir.

Çinko noksanlığında önemli bazı bitkilerde görülen simptomlar aşağıda tarif edilmiştir.

Buğdayda yaşlı yaprakların üst kısımlarında gayri muntazam klorozlu lekeler oluşarak, gayri muntazam bir ağ manzarası gösterir. Klorozlu bölgeler önce beyaza, sonra kahverengine döner. Daha sonra lekeler birleşerek tüm yaprağı kaplar ve yaprak ölür. Genç yapraklar normal renkli fakat küçük kalmışlardır.

Mısırda genç yapraklarda açık yeşil renk ve orta damarın her iki yanında beyaz veya sarı renkli çizgiler şeklinde bir görünüm vardır. Özellikle soğuk ve nemli havalarda bu görüntü daha bariz bir hal alır. Boğum araları kısalır ve bitki cücemsi bir görünüm alır.

Çeltik bitkisinde çinko noksanlığı yaygın bir biçimde görülür. Genç yaprakların orta damarları sarımsı yeşil bir renk alırlar. Bu renk değişimi yaprağın orta kısımlarında daha belirgindir ve uç kısma doğru azalır. Yaşlı yaprakların uç kısımlarında koyu kahve nekrotik lezyonlar oluşur. Gövde kısa kalır. Kardeşlenme olmaz.

Patatesde çeşitler arasında çinko noksanlığına duyarlık bakımından önemli farklar vardır. Büyüme çok zayıflar. Yapraklar deforme olur ve grimsi kahve veya bronz renkli lekelerle kaplanır. Bu görüntüler genç yapraklarda daha hakim vaziyettedir. Yaprak ayası çoğunlukla kalınlaşır. Noksanlığın şiddetli olması halinde yaprak dökümü olur ve sonunda bitki ölür.

Şeker pancarında yeni çıkan yapraklar sarımsı yeşil renkli olurlar. Noksanlığın devamlı olması halinde, yaprak ayası beyazımsı bir renk alırken, damarlar ve yaprak sapları bir süre yeşil renklerini korurlar. Bu görüntü pancarda beyaz leke hastalığı olarak adlandırılır. Sıcak, güneşli havalar bu simptomu artırır.

Pamukda boğum araları kısalarak bitki bodur çalımsı bir görüntü alır. Klorotik lekeler önce orta kısımlardaki tam olgunlaşmış yapraklarda, damar aralarında görülür. Daha sonra damarlar da etkilenerek, yaprak ayasını kırmızı lekeler kaplar. Yapraklar normale göre daha kalın olurlar. Olgunlaşmasını tamamlamış genç yapraklarda kahve rengi lekeler vardır. Daha küçük yapraklar anormal şekilde kalın ve gevrektir ve kenarları yukarı doğru kıvrık vaziyettedir. Noksanlığın ileri devrelerinde yapraklar çok küçülerek rozet oluşumu görülür. Meyve tutumu azalır ve olgunlaşma gecikir.

Fasulye bitkisinde boğum aralarının kısalması neticesinde bitki bodur, çalımsı bir hal alır. Yapraklar açık yeşil – sarı renk alır. Çiçek dökümü olur. Baklalar küçük ve boş olur. Soyadaki simptomlar da benzer şekildedir.

Sera salatalaıklarında çinko noksanlığı şiddetli olumsuz etkiler yapar. Boğum aralarının kısalması nedeniyle bitki küçük boylu kalır. Yaşlı yapraklar ağ şeklinde, veya mozaik şeklinde lekeli, sarımsı yeşil renklidirler. Noksanlık ilerledikçe yapraklar tamamen sarıya veya sarımsı beyaza dömer. Damarlar uzun süre yeşil renklerini korurlar. Yapraklardaki kloroz, magnezyum ve mangan noksanlıklarından farklı olarak, daha az uniform bir görüntü sergiler. Bununla birlikte bu elementlerin noksanlık simptomları birbirine benzer. Genç yapraklar ve büyüme noktaları küçülerek rozet şeklini alırlar. Son çıkan yapraklar olağanüstü küçük, ok ucu gibi kalmışlardır. Orta yapraklar açık yeşil ve sarımsı yeşil yamalı bir görüntüdedirler. Çiçek sayısı az ve genellikle döllenmemiş durumdadır.

Domates bitkisinde boğum araları incelmiş ve normalin yarısı veya üçte biri oranına kısalmıştır. Dolayısıyla bitki bodur görünümdedir. Yaşlı yaprakların kenarları bazan yukarı doğru kıvrık olur ve gayri muntazam dağılmış, sarımsı yeşil lekeli bir görüntüdedir. Klorozlu bölgelerde sonradan beyazımsı kahve ve kahve renkli nekrotik lezyonlar oluşur ve hızlı tüm yaprak yüzeyini kaplar. Takiben yaprak kurur ve ölür, portakal veya sarı renkli görünüm almıştır. Başlangıçta damarlar etrafında dar bir şerit halinde yeşil alan kalır. Orta yapraklar oluşumundan itibaren küçüktür ve koyu yeşil renklidir, kemarları az çok yukarı doğru kıvrıktır. Yaprak sapının ucuna doğru, yaprak iyice daralır ve kıvrılır. Yapraklar normalden kalın ve gevrek bir yapıdadır. Yaprak ana damarları bazan aşağı doğru kıvrılırlar. Bazan, yaprakların özellikle alt yüzeylerinde damar renkleri menekşe, menekşemsi kahve renk alırlar. Yaprak tüylülüğü artar ve bunun neticesinde gümüşümsü gri yeşil bir renk sergilerler. Meyveler küçük kızarırlar.

Marul rozet şeklinde bir görüntü alır ve büyüme geriler. Yaşlı ve orta yapraklarda kenarlarda kahverengi lekeler, aralarda ince kağıt gibi sarımsı yeşil nekrotik lekeler oluşur. Sonraları bu nekrotik lekeler genişleyerek tüm yaprağı kaplar. Yaprakların ışık görmeyen kısımları yeşil ve sağlıklı kalırlar, ancak bitki genel görünüm itibariyle yanık bir manzara sergiler.

Meyve ağaçlarının hepsinde çinko noksanlığının tipik belirtisi, daralmış , küçülmüş yapraklar ve rozet oluşumudur. Bu oluşumun nedeni ise boğum araları uzunlukların oldukça kısalmış olmusıdır. Yaprak kenarları bazan dalgalı bir hal alırlar. Yaprak yüzeyinde damar kenarlarıyeşil kalmak üzere, damar aralarında sarı mozaik şeklinde lekeler oluşur. Noksanlık çok şiddetli değilse sadece yaprakları etkiler, sürgün gelişimi normal devam eder. Ancak noksanlık şiddetli ise sürgün gelişimi tamamen durur. Sürgünlerde meyve tomurcuğu sayısı azalır veya tamamen yok olur. Taş çekirdekli meyvelerin meyve etlerinde kararmalar görülür. Elma ağaçları çeşitlerine göre çinko noksanlığını duyarlık bakımından aralarında büyük farklılıklar gösterirler. Turunçgil ağaçlarında noksanlığı en çok görülen besin maddesi çinkodur. Özellikle fosfor fazlalığı nedeniyle ortaya çıkan çinko noksanlığı, turunçgillerde çok yaygındır. Yapraklarda 25 ppm’in altında Zn bulunması halinde simptomlar görülür. Simptomlar, yeşil damarların etrafında gayri muntazam şekilli, sarı lekeler halinde kendini belli eder. Küçülmüş, daralmış ve klorozlu yaprak demetleri oluşur. Sürgünlerde boğum araları çok kısalır. Bu görüntüler ağaçların güneye bakan yönlerinde daha yaygın olarak görülür. Meyveler susuz ve lezzetsiz olurlar.

Bağlarda da çinko noksanlığı yaygın olarak ortaya çıkmaktadır. Erken ilkbaharda oluşan yapraklar küçük, dar ve dişli olurlar. Damarlar arasında çok sayında klorotik lekeler oluşurken damarların etrafında 1 – 2 mm genişliğinde bir bölge yeşil rengimi korur. Alt yapraklar yeşil kalır veya hafif klorozlu olurlar. Simptomlar sürgün uçlarına doğru daha şiddetli bir hal alırlar. Büyüme geriler, ana sürgünler çalımsı bir hal alırlar. Salkımlar seyrek ve üzüm taneleri küçük olur. Noksanlık şiddetli ise meyve çok az olur.

Çayda çinko noksanlığında yapraklar olağanüstü küçük, orak şeklinde kıvrık ve klorozlu olurlar. Daha çok sürgün uçlarında oluşan kloroz bahçeye sarı bir görüntü verir.

MANGAN noksanlık belirtileri ve zararları

Mangan noksanlığına ait simptomlar magnezyum noksanlığına benzer. Yapraklarda damarlar arasında sararma görülür. Ancak magnezyum noksanlığında simptomhar önce yaşlı yapraklarda görülmesine karşılık, mangan noksanlığı genç yapraklarda görülür. Dikotiledon bitkilerde mangan noksanlığında damarlar arası kloroza ilave olarak, yapraklarda sarı noktalar halinde lekeler oluşur. Monokotiledon bitkilerde, özellikle yulafta yaprakların alt bölümlerinde yeşilimsi gri benekler ve çizgiler oluşur. Yulafta sık görülen mangan noksanlığının bu belirtisine gri benek hastalığı adı verilmektedir. Noksanlıktan etkilenen bitkinin turgoru bozulur ve hastalığın ileri aşamasında yapraklar orta kısımlarından kırılarak üst bölümleri aşağı sarkar. Buğday ve arpa bitkilerinde noksanlık simptomları da yulaftakine benzer, ancak daha az belirgin haldedir.

Mangan noksanlığının görülme sıklığı ve şiddeti mevsimsel koşullara da bağlıdır. Noksanlık genellikle soğuk ve yağışlı mevsimlerde şiddetli görülmektedir. Bu koşullarda kökün metabolik aktivitesi düşmekte ve mangan alımı azalmaktadır.

Mangan noksanlığına en duyarlı sebzeler, fasulye, soğan, bezelye, salatalık, domates; en az duyarlı sebze pırasa olup diğer sebzeler orta derecede duyarlıdırlar. Tarla bitkileri ve meyvelerden mangan noksanlığına özellikle duyarlı olanlar yulaf, bezelye, şeker pancarı, patates, pamuk, yer fıstığı, elma, kiraz ve turunçgillerdir.

Salatalık bitkisi mangan noksanlığına çok duyarlıdır. Noksanlık yapraklarda ağ şeklinde yeşilimsi sarı veya tamamen sarı kloroz şeklinde görülür. Başlangıçta en ince damarlar dahi yeşil renklerini korurlar. Sonraları ana damarlar dışında renk sarı ve sarımsı beyaza döner. Kahve renkli lekeler oluşur. Uç yapraklar neredeyse tamamen beyaz olurlar. Büyüme geriler ve yeni çıkan yapraklar küçük kalırlar.

Domates bitkisi de mangan noksanlığına oldukça duyarlı bir bitkidir. Noksanlık kendini yapraklarda ince damarlar arasında renk açılması şeklinde belli eder. En ince damarlar dahil, yeşil damarlar arasında, damarlarla çevrelenmiş açık renkli adacıklar şeklinde bir görüntü oluşur. Oldukça tipiktir. Daha sonra hücrelerin ölmesi neticesinde, beyaz lekeler kahverengine döner. Yaprak sapları ve gövde üzerinde de kahve ve siyahımsı kahve renkli nekrotik lekeler oluşur. Noksanlık sürerse büyüme noktaları ölür. Noksanlık şiddetli ise çiçek ve meyve azalır. Meyvede şeker ve vitamin-C kapsamı düşük olur.

Marulda noksanlık tüm bitkide rengin sarıya çalan yeşil, veya belirgin sarı bir görüntü almasına neden olur. Öncelikle yaşlı yapraklarda damarlar arasında renk açılır. Kahverengi noktalar şeklinde nekrozlar oluşur. Bu lekeler özellikle yaşlı yapraklarda ve yaprak kenarlarında kendini gösterir. Antosiyan içeren çeşitlerde kırmızımsı renk görülür.

Kireçli topraklar üzerinde yetişen turunçgillerde mangan noksanlığı sık görülür. Esasen kireçli topraklarda elma, armut, kiraz, erik gibi meyve ağaçlarında da mangan noksanlığına oldukça sık rastlanır. Özellikle uzun süren kurak dönemlerden ve uzun süren yağışlı havalardan sonra mangan noksanlıkları ortaya çıkabilmektedir. Meyve ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları birbirlerine benzerlik gösterir. Hafif ve orta derecede noksanlık halinde, genç yapraklarda, damar aralarında hafif renk açılması ortaya çıkar. Bu renk açılması oldukça hafif olup, ancak, yaprak ışığa tutulduğunda görülebilir derecededir. Noksanlığın daha şiddetli olması halinde renk açılması artar ve yaprak ağ görüntüsü alır. Daha sonraki aşamada, tüm yaprak yüzeyini beyazımsı sarı renkli noktalar kaplar.

Meyve ağaçlarında mangan noksanlığı simptomları, kolaylıkla, demir noksanlığı ile karıştırılabilir. Yaprak analizleri doğru teşhis için önemli bir araçtır. 25 – 30 ppm’den az Mn bulunursa, mangan noksanlığı muhtemeldir. 20 ppm’den düşük Mn ise kesin noksanlığa işaret eder. Taş çekirdekli meyvelerden şeftali, kayısı ve erik ağaçlarına göre daha çok mangana ihtiyaç gösterir.

Asmada yaprak yüzeyinde uniform bir sararma olur. Yapraklar normalden küçük ve açık yeşil renklidirler. Zamanla çok sayıda, küçük nekrotik lekeler ortaya çıkar ve sonunda sarı bölgeler kahve rengine döner ve yaprak ölür.

Çilek bitkisinde yapraklarda damarlar ve yaprak kenarları koyu yeşil renkli görünürler. Aralarda renk donuk sarımsı yeşildir. Menekşe ve kahve renkli noktalar oluşur, bu noktalar yaprak kenarlarına doğru daha yoğundur. Simptomlar orta yapraklarda kendini gösterir.

Çiçekli süs bitkilerinde mangan noksanlığı, diğer bitkilerde tarif edilenlere benzer simptomlara neden olur. Ancak yaprağın ve damarların şekline göre bazı değişiklikler olur.

Şeker pancarı ve yemlik pancarda genç yapraklar açık, parlak yeşil renkli olurlar.Yaşlı yapraklarda ağ şeklinde veya noktalar halinde klorotik lezyonlar oluşur. Özellikle yaşlı yapraklarda damarlar koyu yeşil renklerini korurlar. Yapraklar kenarlardan içe doğru kıvrıktırlar.

Patateste en genç yapraklar açık renkli ve solgun görünümdedirler. Genç yaprakların damar aralarında renk açılarak kloroz çıkar ve hemen arkasından çok sayıda kahverengi noktalar şeklinde lekeler çıkar. Lekeler daha çok ana damar çevresinde toplanırlar ve yaprak sapına doğru iyice sayıları artar. Bitki bodur kalır.

Fasulye çeşitlerinde mangan noksanlığında, genç yapraklarda damarlar arasında benekli ağ şeklinde kloroz görülür ve aynı anda yaprak kenarlarında noktalar halinde nekrozlar oluşur. Noksanlığın şiddetli olması durumunda, nokta şeklindeki bu nekrozlar birleşerek geniş lekeler oluştururlar. Yaprak kenarları kıvrılır ve kurur. Eğer noksanlık uzun süre şiddetli şekilde devam ederse yaşlı yapraklarda da damarlar arası sararma olur ve yapraklar ölür. Tane oluşumu yok gibidir, olan tanelerin üzerinde de kahve – siyah renkli lekeler mevcuttur.

Mısırda genç ve yaşlı yapraklarda, yaprakların orta kısımlarında sarımsı yeşil çizgiler oluşur. Benzer kloroz demir noksanlığında da görülmekle beraber, demirde bu simptom başlangıçta sadece genç yapraklardırır. Mangan noksanlığının şiddetli olması durumunda sarı renkli çizgiler nekrotik bir hal alır ve iyice beyaza döner. Genç yapraklar çıkarken genelde beyaz soluk yeşildirler. Noksanlık hafif olsa dahi ürün miktarında azalma kaçınılmazdır.

Çeltik bitkisinde daha çok genç yapraklarda, damarlar arasında sarı ve açık yeşil çizgiler oluşur. Yaşlı yapraklar da sarımsı yeşil renktedirler. Çzgiler yaprak ucundan başlayarak damarlara paralel olarak orta kısımlara doğru yayılır. Daha sonra koyu kahve renkli, nekrotik lekeler oluşur. Yeni çıkan yapraklar kısa, dar ve açık yeşil renkli olurlar ve hızlı bir şekilde nekroz geliştirirler. Kardaşlenme çok zayıftır veya hiç yoktur. Kök gelişmesi gerilemiştir. Tane oluşumu ise ya yoktur veya çok azdır.